AÇIK
SABAHA KALAN SÜRE
11 Temmuz 2025 Cuma
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün yapım desteğiyle hayata geçirilen “Yaşam Üçgeni” adlı uzun metrajlı filmin çekimleri başarıyla tamamlandı. Yönetmen koltuğunda, ödüllü projeleriyle tanınan Volkan Karataş’ın oturduğu film, güçlü oyuncu kadrosu ve çarpıcı sinematografik diliyle şimdiden dikkatleri üzerine çekiyor.
Başrollerini usta oyuncular Halil Ergün, Anta Toros ve 2019 Türkiye Güzeli Simay Rasimoğlu’nun paylaştığı yapımda, Aslı Saçar ve Ayşe Boyraz da önemli rollerde izleyici karşısına çıkacak. Film, distopik bir atmosferde geçen ve su ile gıda kaynaklarının azalmasına odaklanan görünmeyen krizleri sade, metaforik ve etkileyici bir dille ele alıyor. “Yaşam Üçgeni”, bireysel olduğu kadar toplumsal bir yüzleşmeye de alan açmayı amaçlıyor.
Yönetmen Volkan Karataş, film sürecine dair şu ifadeleri kullandı:
“Yaklaşık bir buçuk yıldır büyük bir titizlikle üzerinde çalıştığım bu projede, usta oyuncular Halil Ergün ve Anta Toros gibi iki güçlü ismi aynı kadroda buluşturmanın heyecanını yaşıyoruz. Projenin son aşamasında ise Çocuk ve Gelecek Derneği üyesi kadınlarla birlikte çalışmak, filmimizin ruhuna anlamlı bir katkı sundu.”
Filmin görüntü yönetmenliğini Berkan Karakoç, ışık şefliğini ise Davut Çamlı üstlendi. Yapım sürecine Fujifilm Türkiye ve Godox Türkiye, prodüksiyon ekipman desteği sağlayarak katkıda bulundu.
Post prodüksiyon süreci devam eden “Yaşam Üçgeni”, 2026 yılında hem ulusal hem de uluslararası film festivallerinde sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanıyor.
AKC Sinema TV ve Lost Street View Cinema ortak yapımı olan “The Final Party”, 25 Temmuz 2025 tarihinde Türkiye genelinde vizyona giriyor. Korku ve gerilim türündeki yapım, izleyicilere etkisinden uzun süre kurtulamayacakları sarsıcı bir sinema deneyimi sunmayı hedefliyor.
Filmin yönetmenliğini ve senaristliğini Bilal Kalyoncu üstleniyor. Görüntü yönetmenliğinde Faik Çayır, kurguda Akın Çam, müziklerde ise Fırat Haznedaroğlu imzası bulunuyor. Tamamı yabancı oyuncularla İngilizce olarak çekilen film, Türkiye’de Türkçe altyazılı olarak izleyiciyle buluşacak.
Oyuncu kadrosunda Elia Berthoud, David Christian, Arya Shahbazy ve Adem Yılmaz gibi isimlerin yer aldığı “The Final Party”, 80 dakikalık süresi boyunca gerilimi dorukta tutmayı amaçlıyor. Film, korku-gerilim türüne Türk sinemasında farklı bir soluk getirmeyi hedefliyor.
Hikâye, mezuniyet öncesi düzenlenen özel bir okul partisinde geçiyor. Burslu öğrenciler, zengin seçkinlerin karanlık çocukluk travmalarına dayanan kanlı bir oyunla yüzleşmek zorunda kalıyor. Tuzaklarla dolu gecede mahsur kalan gençler, hayatta kalmak için şafak vaktine kadar kaos ve şiddetle mücadele ediyor.
“The Final Party”, Türkiye ile birlikte Kanada ve Avusturya’da da aynı tarihte vizyona girecek.
Genç yaşına rağmen müzik dünyasında güçlü adımlarla ilerleyen Irmak Karpuz, yaz enerjisini yansıtan ilk single çalışması “O An” ile müzikseverlerin karşısına çıktı. Sözü ve müziği kendisine ait olan parça, dinamik temposu ve içten yorumuyla dikkat çekiyor.
Yıllar boyunca İzmir’in sevilen mekanlarında sahne alan ve Cenk Telkıvıran Orkestrası ile çalışmalar gerçekleştiren Irmak Karpuz, profesyonel kariyerinin ilk teklisi için özel bir tanıtım gecesi de düzenledi. İlkokul 3. sınıftan bu yana müziğin içinde olan Karpuz, farklı türlerdeki şarkılara olan hâkimiyetiyle biliniyor.
Pop tarzında hazırlanan “O An”, yaz mevsimine uygun enerjik yapısıyla dinleyicilerin ritmini yükseltmeyi hedefliyor. Klibi, Karaburun’un doğal güzellikleri eşliğinde, yönetmen Batuhan Yılmaz’ın imzasıyla çekildi.
“Şarkının ismi bir anda aklıma geldi”
2018 yılında yazdığı parçayı aslında 2020 yazında yayınlamayı planladığını belirten genç sanatçı, pandemi süreci nedeniyle bu hayalini ertelemek zorunda kaldığını dile getirdi. Uzun bir bekleyişin ardından şarkıyı bu yaz dinleyicilerle buluşturmaya karar verdiğini ifade eden Karpuz, “Depremler, savaşlar, bir sürü üzücü olay geçsin derken baktım ki zaman geçiyor. Daha da geciktirmemek için bu yazı tercih ettim. Mert Keçeli’nin aranjesiyle tamamladığımız şarkı içime çok sindi” dedi.
Şarkının ismiyle ilgili de dikkat çeken bir anısını paylaşan Irmak Karpuz, “Parçayı yazarken ismini koymamıştım. Aranjörüm bana ‘Şarkının adı ne?’ diye sorduğunda, ben de ‘Bilmiyorum’ dedim. O an aklıma ‘O An’ geldi. Böylece ismini bulmuş olduk” diye konuştu.
“Klip çekimleri düşündüğümden kolay geçti”
Sahnede rahat olmasına rağmen kamera karşısında zaman zaman gerildiğini belirten Karpuz, klip sürecine dair şu sözleri söyledi: “Çekimlerin nasıl olacağını kara kara düşünüyordum. Ancak yönetmenimiz Batuhan Yılmaz beni öyle güzel motive etti ki, çekimler bir çırpıda bitti. Nasıl geçtiğini bile anlamadım.”
Irmak Karpuz’un müzik yolculuğundaki bu heyecan verici ilk adımı “O An”, dijital platformlardaki yerini aldı. Yazın ruhunu yansıtan parçayla müzik listelerine iddialı bir giriş yapan genç sanatçı, yoluna emin adımlarla devam ediyor.
Medine Biçer’den İlham Veren Sözler: “Sadece Görünmek Değil, İz Bırakmak İstiyorum!”
Ünlülerin makyözü Medine Biçer, yaptığı paylaşımla hayat felsefesini ve içsel yolculuğunu gözler önüne serdi. “Bazen bir kare, bin kelimeden fazlasını anlatır” diyerek paylaştığı fotoğrafın sadece bir poz olmadığını, yılların birikimi ve içsel dönüşümünün dışa yansıması olduğunu belirtti.
Biçer, hayatındaki her adımda kendine daha da yaklaştığını ve her kırılmada yeniden doğduğunu ifade etti. Zarafeti, gücü ve sadeliği aynı anda taşımanın kolay olmadığını vurgulayan Biçer, en büyük zarafetin kendin olmaktan vazgeçmemekte saklı olduğunu öğrendiğini dile getirdi.
“Bu karede gördüğünüz kadın; hayallerini ertelemeyen, ışığını saklamayan, kendi yolunu kendi çizen bir kadındır” sözleriyle duruşunu özetleyen Biçer, bugün bulunduğu noktanın bir tesadüf değil, bir niyetin, duanın ve emeğin meyvesi olduğunu söyledi.
Son olarak, paylaştığı fotoğrafın sadece bir görsel değil, bir duruş olduğunu belirten Medine Biçer, “Çünkü ben artık sadece görünmek değil, iz bırakmak istiyorum” diyerek hayat felsefesini ortaya koydu. Bu güçlü mesaj, pek çok kişiye ilham kaynağı olmaya aday.
İstanbul’un kalbinde, Boğaz manzarası eşliğinde yepyeni bir kahve deneyimi başladı.
2018 yılında kahve tutkusunu paylaşmak amacıyla kurulan Cups & Clouds Coffee House, kısa sürede Türkiye ve yurt dışında toplam 29 şubeye ulaşarak dikkat çekici bir başarıya imza attı. Markanın en yeni şubesi ise İstanbul’un simge noktalarından biri olan Ortaköy’de, eşsiz Boğaz manzarasına karşı kapılarını açtı.
Yeni şubenin açılışı dolayısıyla düzenlenen basın lansmanında, markanın Operasyon Direktörü Ahmet Özel bir konuşma gerçekleştirdi. Özel, markanın temel felsefesine dair şunları söyledi:
“Cups & Clouds’da kahve yalnızca bir içecek değil, bir deneyimdir. Her yudumda tarlalardaki güneşin sıcaklığı, kavurma merkezlerindeki titizlik ve kahvenin ruha dokunan hikayesi gizlidir.”
Ortaköy Camii’nin zarafeti, Esma Sultan Yalısı’nın tarihi dokusu ve Boğaz Köprüsü’nün büyüleyici manzarası eşliğinde konumlanan yeni şube, sadece kaliteli kahve sunmakla kalmıyor; aynı zamanda atmosferiyle de ziyaretçilerini etkiliyor.
Şubenin menüsü de oldukça iddialı. Günlük taze üretilen 13 çeşit kruvasan, katkısız ve gerçek meyvelerle hazırlanan ev yapımı gelato dondurmaları ve ev yapımı pastalar ile zenginleştirilen lezzet yelpazesi, her damak tadına hitap ediyor. Özellikle dondurmaları, şimdiden gastronomi çevrelerinde “İstanbul’un en iyisi” olarak konuşulmaya başlandı.
Cups & Clouds, kahveyi bir yaşam biçimi haline getirme vizyonuyla büyümeye devam ediyor. Ortaköy şubesi ise bu anlayışın en çarpıcı örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Doğru harman, özenli sunum, zarif tatlar ve İstanbul’un en özel manzaralarından biri, burada bir araya geliyor.
Boğaz’ın serinliğinde kısa bir mola vermek, iyi kahveyle buluşmak ve şehrin tadını doyasıya çıkarmak isteyenler için Cups & Clouds Ortaköy, yeni bir cazibe merkezi olmaya aday.