AÇIK
SABAHA KALAN SÜRE
20 Haziran 2025 Cuma
Pamuk Pars”ın yeni klibi için heyecan verici haberler var! Pamuk Pars’ın Sezen Aksu projesi, müzikseverler arasında büyük bir merak uyandırıyor.
Yeni eser, Eylül’de güçlü bir melodik yapıya ve etkileyici görsellere sahip olması bekleniyor. Bu eser Prodiktör Firuz Anlı aranjör Ersin Türkmüzik Gülşah Kargılı şirketinden çıkacak.
Sezen Aksu, Türk müziğinin en önemli isimlerinden biri ve her yeni çalışması büyük bir heyecan yaratıyor.Ayrıca Pamuk kendi çalışmalarınıda (eser)bu sezon hazırlayıp,eylul’e yetiştirecek.
Klip çalışmaları son sürat devam ediyor. Eylül ayında yeni eserleriyle dinleyicilerle buluşacak,olan Bu projeyle birlikte toplamda 4 eseri seslendirecek.
Yaz döneminde stüdyo ve klip çalışmalarına hız vererek ailesiyle vakit geçirmek istediğini belirten PARS Eylülde bomba gibi yeni ve faklı bir PAMUK PARS Olarak geliyorum dedi.
Pamuk Pars’ın Duyguları
• Gurur Duyduğunu Belirtti: Pamuk Pars, bu fırsatın kendisi için anlamlı olduğunu ve Sezen Aksu’nun eserlerini seslendirecek olmanın mutluluğunu yaşadığını ifade etti.
İHTİYACIM VAR
Yaklaşık iki yıldır 4 evre KOLON KANSERİYLE mücadele eden Sevgi Çelebi Müziyinde bir tedavi yöntemi olduğuna inancıyla.Klasikler Adı Altında 5 Esere Şiir Okudu bu eserlerin tamamı ülkemizde hit olmuş eserlerden oluşmakta olup.Söz ve Müzikleri Şerif Kayran imzası taşımaktadır.
Radyo ve televizyon sunuculuğu ile sanat hayatına adım atan Sevgi Çelebi, yıllar içinde şiir albümleri ile başarılarıyla sanat dünyasında önemli bir yer edindi. Ardından Erkan Sönmez ile birlikte, Unutacağım, Yalan, Gönlüme, Yaşayamam Ki,gibi parçalara şiirleriyle eşlik ederek sanattaki çizgisini sürdürdü.
Ancak Sevgi Çelebi sadece sanat dünyasında değil, aynı zamanda toplum bilinci oluşturma konusunda da önemli bir rol üstlenmektedir. Son iki yıldır 4. evre KOLON KANSERİYLE mücadele eden Çelebi, 23. kemoterapi tedavisini alarak sağlığına kavuşmak için savaş vermeye devam etmektedir. Bu süreçte, erken teşhisin önemine dikkat çekerek çevresindeki insanlara bu konuda farkındalık yaratmayı bir görev bilmiştir.
Pozitif enerjisi, ışıltısı ve güzelliğiyle dikkat çeken Sevgi Çelebi, sanat ve toplumsal sorumluluğu bir arada yürüterek ilham verici bir yaşam hikayesi sunmaktadır.
YOUTUBE LINKI : https://youtu.be/mnvR8GZw3D8?si=pbrN7DMbCRZzURz2
İHTİYACIM VAR
ŞKYRN Production youtube Kanalında YAYINDA ve Tüm Dijital Platformlarda.
Erkan Sönmez&Sevgi Çelebi
Söz-Müzik:Şerif Kayran
@serifkayran_official
Aranjör:Sedat Sakarya
Mix Master:Ahmet Taki @ahmettakiresmi
Stüdyo :ŞKYRN Prodüksiyon
Direkten by:Radni Aydın @radnixiii
Görüntü Yönetmeni:@kemalxiii
Işık:@mehmeteminsaruhanoglu
Klip Sponsoru:@eda.kaleli
Accessories:@graciastilo
Designer:@sibelsenturkofficial
Organizer:@yaseminsenerofficial
Mekeup:@makeup_suver
Hair Style:@aydinovundur
Lokation:@lappelsahne
Bu Eserin ve Klibin Oluşumunda Emeği Geçen Tüm Kıymetli Dostlarımıza Sonsuz Teşekkürlerimizle🙏
Beğenileriniz ve Yorumlarınız Bizler İçin Çok Kıymetlidir.
İHTİYACIM VAR Sizlere Emanet.
#youtube #tiktok #spotify
#müzik #dijital
Tarih: 18 Haziran 2025, Çarşamba
Yer: Chamada Club, Kuzey Kıbrıs
Moda, müzik ve yıldızların bir araya geldiği En Moda 2025 Uluslararası Ödül Töreni, bu yıl 11. kez düzenlendi. Kuzey Kıbrıs’ın en gözde mekânlarından Chamada Club, 18 Haziran Çarşamba akşamı ışıltılı ve unutulmaz bir geceye ev sahipliği yaptı.
Kuzey Kıbrıs Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla gerçekleştirilen görkemli organizasyonun sunuculuğunu, ekranların sevilen ismi Özer Akkeleş ile zarafeti ve enerjisiyle dikkat çeken Hadiza Zakari üstlendi.
Geceye birbirinden ünlü isimler damga vurdu. Azerbaycanlı yıldız Sevanna, uluslararası sanatçı Dony, hit şarkılarıyla dünya çapında ses getiren Claydee, Romanyalı pop yıldızı Lariss ve Lübnan’ın süper starı Shiraz, sahne performanslarıyla izleyicilere adeta müzik ziyafeti yaşattı.
Ödül töreninde yalnızca başarılar taçlandırılmadı, aynı zamanda moda da gecenin merkezine yerleşti. Ünlü modacı Gülistan Akkaya ve moda dünyasının önde gelen markalarından Gizia, özel koleksiyonlarını ilk kez bu sahnede sergileyerek modaseverlerden tam not aldı.
Işık, müzik ve koreografinin bir araya geldiği gece, sadece bir ödül töreninden öte, tam anlamıyla görsel ve işitsel bir şölene dönüştü. Göz kamaştırıcı ışık şovları ve sürprizlerle dolu anlarla dolup taşan gecede ritim bir an bile düşmedi.
En Moda 2025 Uluslararası Ödül Töreni, 11. yılında da stilin, müziğin ve yıldızların kusursuz buluşmasına sahne oldu. Davetliler, unutulmaz bir gece yaşarken organizasyon, modanın ve eğlencenin nabzını bir kez daha Kuzey Kıbrıs’ta attırdı.
Kiraz Festivali Gülben Ergen’le Final Yaptı.
Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesinde bu yıl 59’uncusu düzenlenen Uluslararası Kiraz Festivali, muhteşem bir finalle sona erdi. Festivalin kapanış konserinde sahne alan Gülben Ergen, performansıyla izleyenleri büyüledi.
Festivale özel olarak Gülşah Saraçoğlu tasarımı kiraz desenli elbisesiyle sahneye çıkan Ergen, dillerden düşmeyen hit şarkılarını on binlerce hayranıyla birlikte söyledi. Konser alanını hınca hınç dolduran kalabalığın enerjisiyle sahneden inerek seyircilerle buluşan sanatçı, hayranlarıyla bol bol fotoğraf çektirdi.
Sahne performansına sürpriz bir Roman dansı yarışması da ekleyen Gülben Ergen, izleyicileri sahneye davet ederek renkli ve eğlenceli anlara imza attı. Ergen, samimiyeti, enerjisi ve sahne şovuyla festival, katılımcılardan tam not aldı.
Yargılamıyor, kategorize etmiyor, yaşayıp deneyimleyerek ilerlemeyi tercih ediyor. Çünkü herkesin bir hikayesi olduğuna ve hikayelerin hemen değil, zamanla ortaya çıkacağına inanıyor. Peki ya onun hikayesi? Simge net bir duruşta, etkileyici bir aura’da, kısacası kusursuz olma yolunda karşımıza çıkıyor.
GENEL YAYIN YÖNETMENİ VE RÖPORTAJ: SALİH DEVRİM
Bazen etrafımızda gelişen olayların akışı oldukça hızlı olabiliyor. İyi ya da kötü fark etmez; yaşadıklarını sindirebildiğin, geçmişi düşünüp ona göre geleceğe yön verdiğin bir dönemde misin? Neler hissediyorsun şu sıralar; akışa teslim mi, kontrollü bir ilerleyiş mi?
Şu sıralar kontrollü bir şekilde akışa teslimim diyebilirim. Hayat her zaman bizim planladığımız gibi gitmiyor; bazı şeyler senin dışında gelişiyor ve o anlarda teslim olmayı öğreniyorsun. Ama tamamen kendini boşluğa bırakmak da bana göre değil. Ben genel olarak kendi işinin kontrolünü elinde tutmayı seven biriyim. “Kontrol neydi?” diye sorsan, benim için bu: Teslim olurken bile bilinçli kalmak. Yani evet, bazı şeylerin akmasına izin veriyorum ama o akışta savrulmuyorum. Yönümü, niyetimi, sınırlarımı biliyorum. Geçmişe dönüp baktığımda, bugün geldiğim noktada kendimi çok daha farkında hissediyorum. Daha temkinliyim, daha kontrolcüyüm ama bu beni sıkıştıran bir şey değil; tam tersi, daha huzurlu hissettiriyor. Ne yaptığımı, neyi neden yaptığımı biliyorum. Şu an hayatımda ilk kez bu kadar netim.
Dijitalleşmeyle beraber ortaya çıkan personalarla da karşılaşıyoruz. Gerçeklikten uzak da olsa; isteyen istediği gibi görünebiliyor. Resmen algılarla oynanılan bir arena. Senin de bu arenaya katıldığın oluyor mu?
Açıkçası ben algılarla oynadığımı düşünmüyorum. Yani bir ‘‘persona’’ yaratmak gibi bir çabam hiç olmadı. Sahnedeki benle gündelik hayattaki ben arasında ufak farklar olabilir ama o da doğaldır zaten. Özünde değişen bir şey yok. Ben doğal bir kadınım. Sosyal medyada da, günlük hayatta da, sahnede de hep aynı kişiyim. Olduğum gibiyim. Gerçekliğimi bozmadan, kendim olarak kalmak bana iyi geliyor. Çünkü inanıyorum ki insanlar artık ‘gerçek’ olanı görmek istiyor. Rol yaparak bir yere kadar gidebilirsiniz ama samimiyet her zaman bir adım öndedir. Yani kısacası; bu dijital arenaya katıldığım oluyor ama başka biri gibi davranarak değil, gerçek simge olarak!
Herkesin bir duruşu vardır aslında; iyi ya da kötü, gerçek ya da sahte. Hayatına yeni giren insanları analiz ettiğinde yanılabiliyor musun, yoksa ilk görüşte tanımlayabilenlerden misin?
Ben duygularımı herkese aynı mesafede açan biriyim. Karşımdaki insan kim olursa olsun, önce kendi dengemi koruyarak yaklaşırım. Ama şu da bir gerçek: İlk görüşte her şeyi anlayanlardan değilim. Zamanla tanımayı, zamanla çözmeyi tercih ediyorum. Çok fazla sorgulayan biri değilim; daha çok güvenen taraftayım. Biri hayatıma girdiğinde onu analiz etmektense, önce deneyimlemek isterim. O ilişki nasıl şekillenecek, nereye evrilecek, gerçek mi sahte mi… bunları süreç içinde anlamaya çalışırım. Belki bu yüzden bazen yanıldığım da oluyordur ama bu da hayatın bir parçası. Ben anlamayı seçiyorum. Yargılamadan, kategorize etmeden, biraz yaşayıp görerek ilerliyorum. Çünkü herkesin bir hikâyesi var. Ve o hikâyeyi hemen değil, zamanla duyabiliyorsun.
Mesleğini, ikili ilişkilerini, rutinlerini, kısacası her şeyi bir kenara bırakıp arınma olarak nitelendirdiğin anlarda nasıl bir kişiliğe bürünüyorsun?
Aslında ben bir kişiliğe bürünmüyorum. Çünkü zaten hep aynı yerdeyim. İşim, tempom, ilişkilerim, sosyal hayatım bir kenara çekildiğinde elbette daha sakin, daha dingin, daha içe dönük bir halim oluyor ama bu farklı bir kişiliğe geçmek değil… Bu sadece öz halime dönmek.
Ben yine aynı Simge’yim. Sahnedeki, stüdyodaki, evdeki ya da tatildeki Simge arasında derin farklar yok. Sadece biraz sessizleşiyorum. Kendime daha çok kulak veriyorum. O kadar. Ama özü değişmeyen bir ben var. Ve bu dengeyi korumak, bu ‘‘aynı kalabilme’’ hali; bana en büyük konforu sağlıyor
Karmaya inanır mısın; bazen kurduğumuz bir cümlenin, keskin konuştuğumuz bir konunun geri dönüşü olabiliyor. Dikkat ettiğin bir durum mu?
Evet, karmaya inanıyorum. Ve sadece ona değil, kelimelerin gücüne de inanıyorum. Çünkü gerçekten söylediğimiz her şeyin bir enerjisi var. Bu enerjiyi küçümsememek gerekiyor. Bazen ağzımızdan çıkan bir cümle, tahmin bile edemeyeceğimiz şekilde geri dönebiliyor.
Ben de bunu hayatımda defalarca deneyimledim. O yüzden cümlelerime çok dikkat ediyorum. Negatif söylemlerden uzak durmaya çalışıyorum. Daha olumlu düşünerek, pozitif kalmaya gayret ediyorum çünkü bunun sadece beni değil, çevremdeki herkesi etkilediğini fark ettim. Kısacası, ne düşünüyorsak oyuz, ne söylüyorsak onu yaşıyoruz gibi geliyor bana.